Ölmeden Önce Ölünüz

Abbasi Halifelerinden meşhur Harun-i Reşit döneminde yaşamış olan Behlül-i Dana ,deli görünen ama kendini akıllı sanan çok kimseden daha akıllı bir zattır… Bazıları onun Harun-i Reşit’in kardeşi olduğunu, bazıları amcasının oğlu olduğunu, bazıları akraba olduklarını iddia ederken, bazıları da Harun-i Reşit’in onu sevdiğinden onu kendisine yakın tuttuğunu bu yüzden akrabası gibi anlaşıldığını söylerler…
Bir gün Harun-i Reşit bir kaç kişiyi Behlül-i Dana’yı çağırması için gönderir. Bunlar gidince Behlül-i Dana’yı bir yerde uyurken bulurlar. Onu uykudan uyandırınca, onu Harun-i Reşit’in çağırdığını söylemeye fırsat vermeden, onlara öyle bir kızar ki adamlar ne yapacaklarını şaşırırlar… Sonra gelip Harun-i Reşit’e durumu anlatırlar. Harun-i Reşit Behlül-i Dana’ya neden adamlara kızdan? Seni çağırmalarını ben emretmiştim der. Behlül da der ki; bilmiyorsun ki nasıl güzel bir rüyanın içindeydim… Büyük bir devletin Sultanıydım. Büyük şaşaalı bir sarayda çok güzel bir tahta oturuyordum. Etrafımda ölmek için emrimi bekleyen binlerce askerim vardı. Etrafımda güzel cariyeler… Ve böylece anlatmaya devam edince, Harun-i Reşit, nihayetinde bir rüya değil miydi? Bak uyandın hepsi bitmedi mi? Deyince…
Behlül-i Dana, insanın aklına mıh gibi çakılacak şu müthiş cevabı verir: seninki çok mu farklı? Ben gözlerimi açınca benimki bitti, sende gözlerini yumunca seninki de bitecek..

Belki çoğumuz değişik rüyalar görürüz… Uyanınca elhamdülillah rüyaymış dediğimiz kabuslar gördüğümüz gibi keşke uyanmasaydım dediğimiz çok güzel rüyalar da görürüz. Aslında bir uykuda olduğumuz bu dünya hayatından, ölümle gözlerimizi açacak gerçek hayata uyanacağız bir gün… O gün keşke uyanmasaydım dememek için, kendimizi o güne hazırlayalım. Peygamber efendimiz (sav ) bir hadisi şerifte ” ölmeden önce ölünüz” diye buyurarak ölüm gelmeden ölüme hazırlıklı olmamız için bizleri uyardığını unutmayalım…

Maalesef dünyanın sevgisi, büyüleyici güzellikleri, mevki ve makam hırsı gibi şeyler basiretimizi o kadar bağlıyor ki adeta gözlerimizi kör ediyor. Dünya’nın geçici bir yer olduğunu unutup, sanki ebediyen kalacakmış, hiç ölmeyecekmiş gibi hatta hiç yaşlanmayacak hep genç kalacakmış gibi kendimizi kaptırıyoruz… Halbuki hemen her gün gözlerimizin önünde, yaşlı genç hatta çocuk insanların öldüğüne şahit olmamıza rağmen, sanki bu ölüm bize hiç gelmeyecek gibi yaşıyoruz.
Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’in Nisa suresi 78. Ayetinde şöyle buyurmuştur: “Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! “
Peygamber efendimiz (sav) bir hadisi şerifte: ” Dünya’nın lezzetlerini öldüren ölümü çokça hatırlayın” diyerek ölümün aniden gelen bir şey olduğunu, ona her zaman hazır olmamız gerektiğini, dünyanın geçici güzelliklerine aldanıp ahiretimizi heba etmemiz gerektiğini bizlere tavsiye etmiştir.
Yine Allah cc Kur’an-ı Kerim’de bizlere şöyle bir tavsiyede bulunmaktadır: “Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası da Allah hakkında sizi kandırmasın. Şüphe yok ki şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman bilin. Çünkü o kendisine uyacaklara yakıcı ateşin mahkûmlarından olsunlar diye çağrıda bulunur.” Fatır Suresi 5-6