DOLAR
34,1561
EURO
37,8240
ALTIN
2.910,67
BIST
8.898,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır
Açık
29°C
Diyarbakır
29°C
Açık
Cuma Açık
31°C
Cumartesi Açık
32°C
Pazar Açık
32°C
Pazartesi Açık
32°C
Advert

Açlığa Değil Oruca Niyet Edelim

A+
A-

Bismillah,Elhamdülillah, vessalatu vesselamu alâ Resûlillah

“O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun…” (1)

Yine bir rahmet iklimine yaklaşmanın heyecanı, sevinci içerisindeyiz. Nasıl sevinmeyelim ki, kul olarak bağışlanma fırsatı avuçlarımızın içine bırakılmışken hatta yer ve zaman şartı aranmazken nasıl sevinmeyelim. Bu ayda mağfirete erişme fırsatı o kadar artmış ki bu aya ulaşıp mağfireti hak etmeyen şaşılacak halde zikredilmiştir.

Peygamber Efendimiz (a.s.m) bir keresinde minbere çıkarken, her adımda “âmin” dedi: Bir adım çıktı, “âmin…”; bir adım daha çıktı, “âmin…”; bir adım daha çıktı, “âmin…”

Hutbesi bittikten sonra: “Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman ‘âmin’ dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?” diyerek sebebini sordular.

Buyurdu ki: “Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara amin dedim.

– Birisi: Cebrail (a.s.): ‘Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!’ dedi, ben de amin dedim.”

İkincisi: “Cebrail (as): ‘Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yere sürünsün!’ dedi. Ben de ona amin dedim.”

Üçüncüsü: “Cebrail (as): ‘Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah’ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah’ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!’ diye  dua etti. Ben de ona amin dedim.”(2)

Hadisten anlaşılacağı gibi rahmet kapıları ardına kadar açılıp mağfiret olmak o kadar kolaylaşmışken bunu hak edemeyen acaba hangi vakitte kendini Allah’a affettirecek. Övülmüş bir amel olan oruç ile Allah’a yaklaşılamayacak ise hangi amel telafi edecek? Nitekim Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ” Oruç tut! Şüphesiz onun (değer ve sevap yönüyle) bir benzeri yok.”(3) Orucun faziletini anlatmak için başka söze gerek kalmış mıdır acaba ?

Oruç eylemi güzel bir niyet ile başlar ama doğru müstakim bir niyet; gıybetin, haram bakışların, dedikodunun, çekişmenin önüne set olacak bir niyet… Ancak böyle bir niyet ile sahih olur orucumuz yoksa bize kalacak olan sadece açlık eziyeti olur. Peygamber efendimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) söyle buyurmuştur: “Nice oruç tutanlar var ki, aç kalmaktan başka bir kazançları yoktur…”(4). Hadiste zikredildiği gibi tek kazanç olarak açlık kalmasını istemiyorsak dil ile getirilen niyete beden ile iştirak etmek gerekecektir.

İnsan olmamız hasebiyle diğer insanlar ile sürekli etkileşimde olan sosyal canlılarız ve bu, oruç eylemini ifa ederken de devam eden bir durum. Haliyle hiç beklenmedik olaylarla ile karşılaşabilir istenmeyen tepkilere maruz kalabiliriz. Tüm bunlara rağmen orucumuza halel gelmeyecek şekilde davranmak zorundayız. Konu ile ilgili Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ” …Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.”(5)

Oruçtan maksat sadece açlık olmadığını Peygamber efendimiz şu hadisi ile belirmiştir: ” Kim oruçlu iken yalan konuşmaktan ve kötü hareketlerden vazgeçmezse bilsin ki Allah’ın onu yemeği ve içmeyi bırakmasına ihtiyacı yoktur.”(6) Oruç yemeden içmeden kesilmek değildir, belli bir süre nefse gem vurup yeme içme eyleminin uğraşından ve ruhun yükselişine engel olan ağırlığından kurtulup Rabbani bir hal almaktır.

Ramazan ayı yaratılış gayesine uygun bir hayata dönüş safhası, nefsin kahrolduğu bir irade edinme süreci; yeryüzünü imar etme görevine, Allah’ın halifesi olma şerefine layık olma fırsatı olarak Müminlere verilmiş en güzel hediye olmuştur. Bu ayı en güzel şekilde değerlendirmek hassas bir plan- program düzenlemek ile mümkün olacaktır. Günlük okunacak cüzler, yapılacak virdler, edilecek dualar, verilecek infaklar tüm bunlar Ramazan’ın sonunda bizde oluşacak değişimleri belirleyecektir. Bir ay boyunca her gün edilen dua nasıl kabul olmasın ve kabul olunan dua dünya ve ahiretimizi nasıl güzelleştirmesin…

Yeter ki açlığa değil oruca niyet edelim o zaman çok şey değişecek…

 

(1) (Bakara/185)
(2) (Buhari)
(3) ( Ahmed b. Hanbel)
(4) (İbn Mace)
(5) (Buhari)
(6)  (Buhari)

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.